Ateş Düştüğü Zaman
Nasreddin Hoca’nın evine tüccar arkadaşı misafir olmuş. Hoca ona mantı pişirip getirmiş. Arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına atınca boğazı yanmış. Boğazının yandığını belli etmemek için başını tavana doğru dikmiş ve yanmanın etkisi gidince de başını tavandan indirmeyip sormuş:
-Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız?
Hoca hemen:
-Boğazıma ateş düştüğü zaman, demiş.
Evin Reisi
Adamın biri kitapçıya gider ve tezgahtara :
– Evin reisi erkektir adli kitap varmı?.
diye sorar.
Tezgahtar:
– Maalesef beyefendi masal kitabı satmıyoruz.
BONUS FIKRA
Köyün birinde bir mezar soyguncusu varmış. Cenaze gömüldükten bir gün sonra mezara bir gidilirmiş ki, mezar soyulmuş, bütün ziynet eşyaları çalınmış. Köylü bu mezar soyguncusunu bilirmiş bilmesine de bir türlü yakalayamazmış.
Gel zaman git zaman bu böyle sürüp giderken mezar soyguncusu ölüm döşeğine düşmüş ve oğlunu çağırarak;
-Bak oğlum. Ben bu güne kadar sizin rızkınızı mezar soyarak çıkardım. Şimdi ölüp gidiyorum. Arkamdan tüm köylü bayram yapacak. Bir kişi bile ‘Allah rahmet eylesin’ demeyecek. ‘ohbe öldü de kurtulduk’ diyecekler, diye itirafta bulunmuş.
Bu olay oğlanın çok gücüne gitmiş. Babasına;
-Baba sana söz veriyorum herkes arkandan rahmet okuyacak demiş.
Ve derken mezarcı ölmüş. Bütün köylü bayramda. Birkaç gün sonra köyde gene bir cenaze. Ama köylünün içi rahat. Cenaze tüm ziynetiyle beraber gömülmüş. Bir gün sonra mezarlığa gidildiğinde o da ne!
Mezar gene soyulmuş ve eskisinden farklı olarak cenazenin kıçına koca bir kazık çakılmış. Köylüler bunu görünce;
-Yahu Allah Rahmet eylesin efendide mezar soyardı ama hiç olmadık kazık çakmazdı. demişler